Kayıtlar

KARŞILIKSIZ AŞK YAŞAMAK

Resim
 Sanırım aşk hayatında ki en kötü durumlardan birisi karşılıksız aşk yaşamak. Bir diğer kötü olanı ise aşık olduğun bireyin siz birlikteyken hayatını kaybetmesi. (O durum ayrı tabi) Çok önceden bende karşılıksız aşk yaşayıp üzülen hatta depresyona giren insan topluluğunda yer almıştım. O kadar kötü bir durum ki sürekli onu düşünüyorsun onu çok seviyorsun hep onu hayal ediyorsun yanında olmasını istiyorsun ama onun bunlardan haberi bile yok. Böyle yaşamak aslında bir özgürlük sayılmaz. Zaten yaşamaktan bile sıkılıyorsun, bıkıyorsun hayattan. Bir süre bunun acısını çekiyorsun. Tabi bu BİR SÜRE insanın duygularına ve psikolojisine göre değişir. Zamanla bu aşkı geride bırakıyorsun. Dönüp baktığın zaman geçmişine ne kadar yanlış yaptığını ne kadar boş yere acı çektiğini görüyorsun. Pişman olduğun tek bir şey oluyor. O da olmayacak bir şeye üzülmek. Aslında zamanımızın her saniyesi bile değerlidir ve boş hayallere kapılmak bizi negatif bir sonuca çıkartabilir. Bu durumu yaşayanlar

TÜRKİYE'DE İŞSİZLİK VE İŞ İMKANLARI

Resim
 Dayım İstanbul'da bir perde dükkanında satış elemanı olarak çalışıyor. Tabi satış elemanlığında uzun yıllar boyu çalıştı ve şimdi yüksek mevkiye geldi. Bulgarca ve Rusça dillerini biliyor. (Benim bildiğim bunlar başka dili var mı bilmiyorum.) Çalıştığı perde dükkanı İstanbul'da perdenin fabrikası Bursa'da. Dayım sık sık yurtdışına müşterileriyle toplantılara veya müşteriyle anlaşmak için fazlasıyla iş yolculuğu yapıyor. Çoğunlukla Rusya, Azerbaycan, Ukrayna ülkelerine gidiyor. Geçen aylarda bizi ziyarete geldiler ailece. İşini sorduk ve yurtdışında ki işleri çalışma koşullarını iş imkanlarını sorduk. Dayım Rusya ile kıyas yaptı. Orada iş imkanlarının Türkiye'ye bakarak daha kısıtlı olduğunu insanlar ne iş bulursa çalıştıklarını söyledi. Türkiye'de iş imkanları daha çok olup insanların iş beğenmediğini dillendirdi. Bende bir araştırma yaptım.  Şuan son 7 yılın en büyük işsizliği yaşanıyor ülkemizde. Şuan işsizlik yüzde 12.7'den yüzde 13'e çıkmış du

Dövüş Sanatları Bir Spor Değildir Düşüncesi

Resim
 6 Yıl Kickboks yapmış bir sporcu olarak söylüyorum. Sporun iyi kötüsü veya ayrımı olmaz. Ayrım yapılamaz lakin ayrım yapan insanlarımız dövüş sanatlarının bir spor olmadığını söylüyorlar. Nedeni ise birbirimize vurup zarar vermemiz. Özellikle " Olum insan para verip dayak yer mi? "   derler. İşte o insanlar spordan anlamayan ve spor dallarında ayrım yapan zihniyeti kısıtlı bireylerdir. Ben para verdiğim halde dayak yerim fakat sürekli dayak yesem 6 yıl yapmazdım bu işi. Üstelik dayak yedikçe kendini tanıyorsun. Bunu bilmezler malum doğruları söylediğin zaman kendilerini usta yaparlar.   Her şeyden ziyade bir insan dövüş sanatlarıyla ilgileniyorsa bunun karşılığını fazlasıyla görür. İlk olarak kendine güvenir. Kendini korumasını bilir. Belki en önemlisi sporcu karakteri  ki öyle bir olgunluk bürünür ki karakterine çok efendi olur. Ahlaklı ve saygılı olur. Alçak gönüllü olarak kendisini övmez ve yüksekten uçmaz. Bunlar dövüş sanatlarıyla ilgilenen çoğu sporc

Nasıl Sevgilin Yok?

Resim
 Çevremde ve özellikle iş yerinde çok duyduğum sorudur. "Sevgilin var mı?" Hayır yok diyorum. "Nasıl yok olum nasıl yapamıyorsun" diyorlar. İlk olarak mesele sevgili yapabilme veya yapamama konusu değil. İkinci olarak ise her şey sevgili demek mi? Yani ne olmuş ki sevgilim yoksa sevgilim yok diye öleyim mi? Yani bir kere sorarsan tamam ama uzatırsan "Nasıl yok nasıl yapamıyorsun boş yaşama" falan o zaman gerçekten bayıyorsunuz. Erkek kızlara, kızlar ise erkeklere düşkün olması normaldir sonuçta aşk yaşarlar. Lakin bazı vatandaşlarımız olayı biraz abartıyor. Artık sıkıldım bu soruyu duymaktan. Belki ben boş bir ilişki veya zaman geçirmek için bir sevgili bulmak yerine ciddi birisini arıyorum. Belki o yüzden yalnızımdır. O yüzden sevgilim yoktur. Günlük değil ömürlük olmasını istiyorumdur belki. Bu yüzden bu kısır zihniyete sahip insanlar beni anlayamaz. 21 Yaşında olduğum için kızdan kıza gezmem şart değil. Sonuçta bir insanın duygularıyla oyn

Yalnızlık

Resim
 Uzun zaman oldu yalnızım aşk hayatı olarak. Biriyle yapabileceğimi düşünmüyorum. O yüzden hiç denemeye kalkışmıyorum. Aslında çok şey kaybettiğimi biliyorum. Peki birileriyle denesem kaybetmez miyim? Tabi ki kaybederim. Belki de kaybetmem. En azından içimde kalmaz. Eminim sizde böyle düşünmüşsünüzdür. Lakin kimseye güvenemiyorum. Güven problemi var. Etrafımda düzgün birini göremiyorum. Eğer olay zaman geçirmekse o ayrı fakat zaman geçirmek için insanların duygularıyla oynamak sahtekarlıktır. Bir insanın hayatını alt üst etmek mutluluğunu çalmak kalbini kırmak paramparça etmek... Bunları yaşamak ve yaşatmak istemiyorum.  Sözünde neysen özünde o ol  derler. Ben tam tersiyim. Özümde neysem sözümde odur. Şu yaşıma kadar benliğimi kaybetmedim. Hiç kimse için değişmedim hep olmam gerektiği gibi oldum. Bu yüzden çok şey kaybettim.  Yalnızlığım da ki en büyük etken benliğimi kaybetmemem. Hiç bir şekilde hiç kimse için değişmemem. Çünkü karşımda ki insan beni olması gerektiği gib

Mesai Sistemi

Resim
 Yaklaşık 2.5 yıl önce girmiş olduğum fabrikada gördüm ki insanların sağlını kaybedercesine ağır yoğun ve bol mesaili bir sistem var. Yaşamakta olduğum yer tamamen sanayi bölgesi farklı illerden gelen insanlar var sırf yüzlerce fabrika olduğu için. Bütün işçiler buraya yerleşmesi demek işçi fazlalığı demek tabi doğal olarak fabrikada yöneticiler daha esnek bir şekilde işçi kullanabiliyor. Nasıl olsa işçi bol sen gidersin yerine başkası gelir. Mesela benim çalışmakta olduğum bölümde ya bel fıtığı olursun yada boyun fıtığı ki olanlar var. Bazı insanlarda ikisi de var. Ben daha 20 yaşında olamama rağmen boyun fıtığı var. Beraber çalıştığımız bir abla doktora gitti belinden. Doktorun cevabı "Ben Ankara'dan geldim. Ankara'da hiç böyle bir şey görmedim. Burada ki insanların durumu hiç iyi değil." olmuş.  Mesai sistemine gelirsek daha bir veya iki ay öncesine kadar mesailer aralıksızdı. Mesai sevenler için güzel ama mantığa yatmayan kısım var. Aylık üretimd

Ölüme Yakın Olmak

Resim
   Cumartesi akşamı en yakın iki arkadaşım (Atakan ve Yaşar) ile oturmakta olduğum Tekirdağ'nın Saray ilçesinden Edirne'ye gitmeye karar verdik. Hafta sonu malum biraz etkinlik yapmak lazım. Lakin biraz geç çıktık yola. Bizim arabayla (Volkswagen Caddy) ile gittik. Aracı son model almıştık daha sıfır. Üstünde yazılık lastikler vardı aldığımız zaman. Eski arabanın kışlık lastikleri duruyordu evde onları taktırdık. Fakat 1 haftadan beri arabanın sol ön lastiği hep iniyordu. Her seferinde şişirsekte iniyordu. İlk etapta lastikte bir sorun olduğunu düşünmüştü abim. Hep ertelemişti bir lastikçiye götürmek zor geliyordu. Hafta sonunu bekliyordu.  Bir an önce Edirne'ye gitmek için yola koyulduk. Yolda çok rüzgar vardı ve arabanın sol ön lastiği inmişti. Arabayı yolda zor tutuyordum. Bir yakıt istasyonuna girip inik olan lastiği şişirdik ve yola kaldığımız yerden devam ettik. Tabi arabayı artık şeritte tutmam ve kontrol etmem çok daha kolaylaştı hatta arabanın gidiş