Ölüme Yakın Olmak

 




 Cumartesi akşamı en yakın iki arkadaşım (Atakan ve Yaşar) ile oturmakta olduğum Tekirdağ'nın Saray ilçesinden Edirne'ye gitmeye karar verdik. Hafta sonu malum biraz etkinlik yapmak lazım. Lakin biraz geç çıktık yola. Bizim arabayla (Volkswagen Caddy) ile gittik. Aracı son model almıştık daha sıfır. Üstünde yazılık lastikler vardı aldığımız zaman. Eski arabanın kışlık lastikleri duruyordu evde onları taktırdık. Fakat 1 haftadan beri arabanın sol ön lastiği hep iniyordu. Her seferinde şişirsekte iniyordu. İlk etapta lastikte bir sorun olduğunu düşünmüştü abim. Hep ertelemişti bir lastikçiye götürmek zor geliyordu. Hafta sonunu bekliyordu.

 Bir an önce Edirne'ye gitmek için yola koyulduk. Yolda çok rüzgar vardı ve arabanın sol ön lastiği inmişti. Arabayı yolda zor tutuyordum. Bir yakıt istasyonuna girip inik olan lastiği şişirdik ve yola kaldığımız yerden devam ettik. Tabi arabayı artık şeritte tutmam ve kontrol etmem çok daha kolaylaştı hatta arabanın gidişatı bile değişti. Giderken kullanabileceğimiz iki yol vardı. Bir otoban diğeri ise köylerin içinden gidecektik. Köylerin içinden yol daha kestirme sanırım 10 km daha kısaydı yol. Çabuk gitmemiz birazda yakıt tasarrufu için köy yolunu kullandık. 

 Köy yolu her ne kadar kestirme de olsa otobana değişilmezdi benim için. Yol virajdan geçilmiyordu çok viraj vardı üstelik akşam gittiğimiz için yolda hiç ışık yoktu. Zaten o girdiğimiz keskin viraj bizim daha çok yakıt sarfiyatına neden oluyordu. Neyse bir şekilde Edirne'ye gittik her ne kadar yol bitmese de. Güzel bir gece geçirdik tabi Meriç'e gitmeden olmazdı Meriç'ede gittik. Orada ki kulübü gördükten sonra konuşulacak konu belliydi aramızda. "Herkes para denklesin bir akşam buraya kulübe eğlenmeye gelelim." Tabi böyle giderse o hiç bir zaman gerçekleşmeyecek. Konuştuğumuzun orada kaldığını biliyordum.  Kulübün zaten bir anlamı yok benim için sonuçta kulüpte doğmadık ya. Benim için önemli olan yanında sevdiğin insanlar olduktan sonra mekanın bir önemi yok.

 Sıra geldi yemek yemeye aslında Edirne'ye gitmişken tava ciğeri yemeden dönmek olmazdı ama yeteri kadar paramız kalmamıştı. Yolda köfte ekmek yapan bir abi gördük mantar gibi yanında bittik hemen. Atakan ve Yaşar arabadan inip adamın yanına gittiler ben ise arabayı park ettim. Arabadan indiğimde lastikten bir ses geldiğini duydum. Lastik havasının inme sesiydi. İlk başta patlak olmaması gerektiğini düşündüm patlak olsaydı Saray'dan Edirne'ye gelemezdik diye düşündüm. Yemek yedikten sonra bakarım dedim ve yemek yemeye gittim.

 Köfteler yendikten sonra yola koyulduk Saray'a dönmek için. Yemek yedikten sonra ben lastikten gelen sesi unuttum. Lastiğe bakmadan bindik arabaya ve yola çıktık. Dönerken bu sefer otobandan dönmeye karar verdim. En azından yolda hem ışık var hem fazla keskin viraj yok hız sabitleyici açtıktan sonra  10 km'lik kestirme yolda yaktığım mazotun aynı belkide daha az olacağını düşündüm. Yol bomboş ve çok sakindi. Bende aracı 110 km hıza sabitledim radara girmemek amaçlı. Bir süre sonra yanımızda bir tane Fiat Linea süratli bir şekilde bizi solladı 150'yi geçik olduğunu tahmin ediyordum çünkü aşırı sürat vardı. 

 Atakan berber olduğu için Saray'da çevresi genişti. Linea'ya yaklaşmamı söyledi tanıdık amaçlı mı? Bende 110 km hızla giderken bastım gaza hızım 180 km hıza çıktı Linea'yı geçmiştim. Biraz daha çabuk dönelim diye biraz 180 civarı gittim. Sonradan radara gireceğim korkusu ile tekrar yavaşlayıp 110'dan devam ettim. Sonunda Saray'a geldiğimizde yakıt istasyonuna girdik. Arabadan inip lastiğe baktım lastik adeta pamuk gibiydi. Çok inmişti. Evlere dağıldıktan sonra ertesi gün abim arabayı lastikçiye götürdü ve lastiğin patlak olduğunu öğrendi.

 Bu demek oluyor ki biz Edirne'ye patlak lastikle gidip gelmişiz. Belli bir süratle gitsek bir karar ama otobanda 180 bastığım anda lastik sarsa sonumuzun ne olacağını düşünemiyorum. Bayağı bir takla atarız araç yüksek olduğu için taksiye nazaran daha çabuk devrilir. Yani o akşam ölüme o kadar yakındık ki bizi Allah korumuş. O süratte giderken lastik sarıp takla atmaya başlasak içinden sağ çıkma ihtimalimiz çok düşük. Yani Allah'a emanet gelmişiz. O akşam hata bizde tabi tamamen dikkatsizlikten kaynaklanıyor bu durum. Zamanında lastikçiye götürmemiz gerekirken erteledik. Her ne kadar kazaya veya ölüme yakın olsak da çok şükür bir şey olmadı sağ salim geldik evimize. Araç sahibi olan arkadaşlar kesinlikle gerekli bakımı ve özeni dikkatle aracınıza gösterin çünkü trafik şaka gelmiyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BİR İNSANIN HAYATINDA 2. SEÇENEK OLMAK

Askerde Berber Olmak

HAYATTA HER ŞEYİNİ KAYBEDERSİN FAKAT NEŞENİ KAYBETME