Kayıtlar

ÖN YARGILARDAN KAÇAMAZSIN

 Dünya üzerinde nereye giderseniz gidin ön yargılardan kaçamazsınız. Bir insanı yargılamak kadar kolay basit bir durum yoktur. Herkes birilerini anlamak yerine birilerine tanımak yerine onlara ön yargılarıyla yaklaşarak onları yargılar ve yadırgar. En doğrusunu kendisi yaptığını düşünür. En temiz kendisidir. Bu insanları anlamak insanlarla anlaşmak onlarla uğraşmak kadar zor bir durum yok. Herkes birilerinin mutluluğu onların huzurun kaçırmak zorunda mı? Neden böyle bu insanlar? Aslında size en çok zarar veren insanlardır. Bir şekilde hayatınızı alt üst eder. Öyle bir ruh haline bürünüyor ki insan, artık insanlardan uzaklaşmaya başlıyor. Kalabalığı değilde yalnızlığı seçiyor. Öyle mutlu olacağını öyle huzurlu olacağını düşünüyor. Mutlu olmasa bile en azından onu mutsuz eden birileri yok hayatında. Bir noktadan sonra geçmişini düşünüp şimdiyle kıyas yaparak insanların ne kadar değiştiğine yakınıp kendisini üzmüyor. Artık bütün ön yargılara alışmış insanlardan beklentilerini azaltmış büt

Az İnsanla Çok İş Yaptırmak

 1 Hafta önce annem pazardan gelirken ansızın bir köpek annemi ayak bileğinden ısırdı. Meğerse köpeğin orada yavruları varmış ve annem o yavruları fark etmemiş geçerken. Ama yavruların üstüne bastığı yok o kadarda kör değil yani kadın. Kadın kaldırımda yürürken yavrulara yakın yerden geçmiş ve köpekte yavrularını kıskanıp ısırmış. En azından millet yavrularını kıskandığı içindir diyor. Ardından hastaneye gidip tetanoz ve kuduz aşısı vurulmuş. Şimdi ise belirli günlerde hastaneye gidip kuduz aşısı vurulması gerekiyor.  2 Gün öncede annemin kuduz aşısı olması gerekiyor ve hastaneye götürdüm. Şansımıza öyle acil hastalar geldi ki bizden sonra. Bir buçuk saat aşı için bekledik. Dünya'nın hastası toplandı. Hastanede iyice ramazan pidesi kuyruğu gibi sıra oluştu. Dayanamayıp hemşirenin yanına gittim.   Ben: Hemşire hanım aşı odası daha boşlamadı mı? Bir buçuk saatten beri aşı için bekliyoruz.   Hemşire: Acil hastaların öncelikliği var.  Aramızda geçen diyalog bu kadar.

İLK ÇIKTIĞIN BİRİYLE EVLENMEK

 Böyle insanlar kalmış olabilir düşüncesindeyim. Her ne kadar nadir olsa da nesli tükenmekte olan türünün son bireyleridir bunlar. Artık ailemin gençlik dönemlerini anlatmasına bakıp şimdi ki zamanla kıyas yaptığımız zaman ortada ki fark bariz ortaya çıkıyor. İnsan ilk çıktığı biriyle evlenir mi? Evlenir tabi neden evlenmesin lakin herkes ilk çıktığıyla evlenmez. Artık kızların erkeklerin kaç tane sevgili yaptıkları belli değil. Üstelik herkes hatta çoğu insan ilk çıktığı biriyle evlenmez. Evlenilmesine evlenilebilir tabi ama artık çoğu kişi farklı amaçlar doğrultusunda. Sonu daha tam belli olmasa da bir örnek vermek istiyorum.  Kuzenim o kadar utangaç o kadar çekingen şu ana kadar kimse ile çıkmadı. 20 yaşında ve çok içine kapanık çok suskun. Bizim bir akraba sayesinde bir kızı beğendi. İlk başta tabi yazamadı aradan zaman geçti ve sosyal medya üstünden benim zorlamam ile yazdı. Tabi ilk başta kız cevap vermedi. Sonrasında araya tanıdıklar soktuk bir şekilde kız cevap erdi. Tanıştıl

AKRABA İLE ALIŞVERİŞ YAPMAK

 Yaklaşık 18 yıl önce şuan oturmakta olduğumuz evin temelleri dayım sayesinde atıldı. Evimizin hemen arakasında dayım bir arazi aldı. Tabi biz o zaman kiradaydık. Dayım tutturdu siz de kurtulun kiradan müstakil eve yerleşin kafalarında. Annemde de müstakil evde yaşama isteği vardı. Dolayısıyla bir karar olup evin temellerini atmışlar. Dayım tabi İstanbul'da yaşıyor. Arsası öyle duruyor bizim evin arkasında. Artık dayım bir karar vermiş. Arsayı satacakmış. Evin iki kardeşi olarak bizim işimize fazlasıyla yarayacağını düşünerek ilk ve tek müşteri biz olduk şimdilik. Dayımla ufaktan konuştuk tabi daha para mevzusunu konuşmamıştık. Dayım bize satacağını söyledi. Hatta annem inanmamıştı dayıma çünkü çok şakacıdır oyuncudur. Şaka yaptığını düşünüp yengeme sormuş. Yengem " Satacağız " cevabını verdikten sonra bankalarla kredi konusu konuşuldu nasıl olur nasıl gider... Derkeeeen oturduğumuz ilçede kaplıca suyu bulunmuş. Dayımın tabi bundan haberi yok. Yengemin akrabası (Bizim otu

HİSSEDİLEN YAZLNIZLIK

Resim
 Aramızda zaman zaman kendisini yalnız hisseden arkadaşlarımız var mıdır? Bilmiyorum. Fakat az da olsa kendisini yalnız hissetmeyen insanlar vardır. Bu duruma fazlasıyla tanık olmuşluğum var. Tabi yalnızlığı tek bir sınıfta izah edemeyiz. Herkes eksik olduğu ve yokluğunu fazlasıyla farkettiği şeylere, insanlara, aşklara, aileye, paraya, arabaya, özgürlüğe vs yaşamak istediklerine özlem duyar. Her özlem duyduğunda o kadar yalnız olduğu yüzüne vurur. İster istemez bir burukluk yaşar. Bir eksiklik bir boşluk olur o anda doldurulması imkansıza yakın olan. O zaman hayattan hayal ettiği beklentileri olmayacağını düşününde var olup aksine hayal ettiği hayattan beklentileri olacağını düşününde var. Bu durumda insana ne düşünüyorsa o durumu aksine çevirmeniz zordur. Ben mesela bu tip durumlarda çok değişik bir ruh haline bürünüyorum. Bazen kendimi tamamen savunmasız hissedip boş veriyorum her şeyi. Artık üstüme kaldıramayacağım bir yorgunluk biniyor ve bu beni her anlamda tüketiyor. Bazen ise ö

BAYRAMA TATİL OLARAK BAKMAK

Resim
 Eskiden küçükken hiç bir şeyin farkında değildik. Okul zamanlarında veya ondan da öncesi. Bayramda anne babamla bayramlaşmaya giderdik akraba ziyareti komşu ziyareti falan. Yani mahalle mahalle gezerdik. Fabrikaya girdiğimden beri bayramları daha çok tatil niteliğinde değerlendirmeye başladım. Tabi bunun için hiç kimseyle bayramlaşmıyorum diyemem. Elbette ilk olarak bayramlaşıyorum. Geri kalan zamanı tatil olarak değerlendiriyorum. Çünkü fabrikada mavi yaka sınıfında bir işçiyim. Yani bir memur değilim. Dolayısıyla benim gibi çoğu işçinin gözlediği iki şey yıllık izin ve bayram tatilleri. Yani bayramı tatil olarak algılama konusunda ben tek değilim. Mümkün mertebe zamanı iyi değerlendirmek gerekiyor. Malum fabrikada anamız ağlıyor. Hani derler ya "Nerede o eski bayramlar" diye dillere pelesenk olmuş bir söz var. İşte şimdi bu söze kesinlikle hak veriyorum. Ayrıca eskiden daha çok para toplardım ben. Lisedeyken resmen cari açık oluştu. Şimdiyi zaten boş verin kim para verir ç

ANLAŞILMAMAK

Resim
 İnsan bazı dönemlerinde özellikle sevdiği değer verdiği insanlar tarafından anlaşılmak ister. Biraz anlayış görmek ister. Lakin karşısında hiç tepki görmediği zaman bir üzüntü içinde bir burukluk yaşar. Çok yalnız hisseder kendisini. Konuşmanın bir anlamı olmadığını düşünür ve öylede yapar. Toplum içinde kalabalık artık onun için hiç bir şey haline bürünür. Bir yandan ağzını bıçak açmaz iken bir yandan hiç susmaz. Anlaşılmadığı için insanlarla değil sürekli kendisiyle konuşur. Çünkü yalnızlığında kendisiyle konuşması için bol bol zamanı vardır. Kendisiyle konuşup içini kemirdiği için toplum içinde suskun olur. Çünkü kendisiyle konuşmaktan insanlara sıra gelmez. En azından anlaşıldığını düşünen bir durum. Peki kendi kendini anlamayan ne yapacak? O kadar derine inersek şimdiye de çıkamayız.  Suskun insanlar sadece utangaç çekingen özgüven eksikliği yaşayan insanlar değildir. Belkide anlaşılmadığı için konuşmaz. Artık anlaşılmayı beklemekten yorulmuştur ve daha fazla yorulmak istemez.