HASRETİZ
Hasretiz geçmişe, belki düne. Geçmişte daha mutluyduk belki daha zengin belki daha huzurlu belki çok aşık belki çok sevilen biriydik. Şimdi ise kocaman bir boşlukta karanlığın içindeyiz sanki. Kararsızlık bizi gölgeliyor. Bir ışık bekliyoruz, bir el bekliyoruz, birini bekliyoruz bizi kurtarması bize yol göstermesi için. Oysa ki farkında olmadan alıştığımız çamura daha çok saplanıyoruz. Herkesin hasret kaldığı bir takım yaşanmışlıkları, bir zamanı, bir dostu, bir aşkı, bir ailesi vardır. Belki de insanlığa hasretiz. Hatta hiç görmemiş kadar yabancılaşmış insanlık. Bir ağaç düşünün dört mevsimde de yaprak döken. Yapraklarına hasret kalan ağaç gibiyiz. Yapraksız ağaç eksik olur. İnsanda eksikliğini arar, eksikliklerine hasret kalır. Her zaman zorluklara göğüs germek lazım. Geçmişi düşünmek güzeldir fakat geçmişte takılı kalırsanız o zaman zayıf düşersiniz. Bırakın giden gitsin maziye karışsın. İnsanları değiştirmek sizin elinizde değil veya giden birini zorla döndüremezsiniz. Üzülmek göz yaşı dökmek çare değil. "Olgunluk hiç bir şeye şaşırmamaktır" Diye bir yazı okumuştum. Kesinlikle hak verdim. Olgunluk sadece şaşırmamak değil bir de çabuk alışmaktır. Hasret kaldığımız her şeye rağmen her şeyin farkına varmak gerek. Artık ayakta olanın kazandığı acımasız bir Dünya'da yaşıyoruz. Aslında Dünya değil insanlardır Dünya'yı acımasız yapan. Durum böyleyken insanın içinde elbette hasret tüten birileri oluyor.
Yorumlar
Yorum Gönder